|
|
AŞK&SEVGİ
|
|
CAN&GÜL
|
|
|
KADINCA&ERKEKCE
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|

 |
 |
 |
 |
 |

PAMUK PRENSES VE 7CUCELER
Bir gün camın önünde kralice işleme yaparken
eline iğne batmış.Kraliçe pamukla kanı silmiş.
Keşke demiş kraliçe ” teni şu pamuk kadar beyaz, dudakları kan damlası kadar kırmızı ve saçları şu pencerenin pervazı kadar kara bir kızım olsa.”
Bir gün kraliçenin dileği yerine gelmiş.
Bebeğine Pamuk Prenses adını vermiş.
Ne yazık ki, kısa süre sonra ölmüş.
Kral zaman
içerisinde yeniden evlenmiş. Karısı güzel
bir kadınmış ama cok iyi kalpli değilmiş.
Bütün gün aynanın karşısına geçip,
“Ayna ayna dile gel, söyle bana
kim daha güzel ” diye sorarmış.
Ayna da şöyle cevap verirmiş;
“Bundan kuşku duyan var mıdır
bilmem,tabi ki en güzel sizsiniz kraliçem.”

Günlerden bir gün ayna kraliçenin
bu sorusuna farklı bir yanıt vermiş;
“Bunu nasıl söyleyeceğim bilemem ama
Pamuk Prenses sizden güzel kraliçem.”
Bunun üzerine çok sinirlenen kraliçe
hemen bir avcı bulmuş ve ona
“Pamuk Prensesi alıp ormana götür
ve bana onun yüreğini getir,” diye
emretmiş. Adamcağız Pamuk
Prensesi ormana götürmüş ama
öldürmeye kıyamamış.
Durumu anlayan Pamuk Prenses
“beni burada bırak.
Bir daha asla geri dönmem merak etme”
diyerek avcıya yalvarmış.
Avcı da merhamete gelmiş
ve onu orada bırakıp bir ceylanın
yüreğini kraliçeye götürmüş.
Pamuk Prenses ormanda saatlerce yol almış.
Tam kaybolduğunu düşünürken küçük bir
kulübe görmüş. Kapıyı çaldığı halde
kimse açmayınca da içeri girmiş.
Ne ilginç bir evmiş bu böyle. Masada
yedi küçük tabak ve yedi küçük
bardak duruyormuş. Zavallı Pamuk
Prenses çok aç olduğu için hemen bir
şeyler yemiş. Sonra da üst kata çıkmış.
Bir kaç saat sonra Pamuk
Prenses öfkeli seslerle uyandırılmış.
“Bizim evimizde ne arıyorsun sen?”
Pamuk Prenses işçi giysileriyle evin
içinde dolaşıp duran yedi küçük adama bakmış.
Başına gelenleri onlara anlatmış.
“Gördüğünüz gibi,” demiş “gidebileceğim
hiçbir yer yok “Hayır var” diye bağırmış
yedi cüceler hep bir ağızdan. “Burada
kalabilirsin! Ama biz yokken kapıyı
hiç bir yabancıya açmamalısın.”

Böylece Pamuk Prenses cücelerin evinde yaşamaya
başlamış. Eskisinden çok farklı bir hayatı varmış artık. Uzun günler boyunca konuşacak birini özlüyormuş. Bir sabah yaşlı bir kadın kapıyı çalmış. Elindeki sepette bir sürü ilginç şey varmış. Pamuk Prenses açık pencereden uzanarak kadınla konuşmaktan kendini

alamamış.Pamuk Prenses o yaşlı
kadının aslında kılık değiştirmiş
olan kraliçe olduğunu anlamamış.
Meğer kraliçe aylarca aynaya
bakmadıktan sonra bir gün
bakmayı denemiş de ayna ona,
“bunu nasıl söyleyeceğimi bilemem,
ama Pamuk Prenses sizden güzel kraliçem,
” deyivermiş. Kraliçe bunun üzerine
öfkeyle yollara düşüp Pamuk
Prenses’in gizlendiği yeri bulmuş.
“Kapıyı yabancılara açmaman
akıllıca,” demiş kraliçe. “Ama lütfen
şu elmayı bir iyi niyet belirtisi olarak kabul et.
” Böyle bir şeyi reddetmek ayıp olacağı
için Pamuk Prenses elmayı almış
ve kadın gidince kocaman bir ısırık almış.
Cüceler işten eve döndüklerinde Pamuk
Prenses’i yerde cansız yatar bulmuşlar.
Elma hala elinde duruyormuş. Cüceler ağlayarak,
“Bu kraliçenin işi!” demişler.
Büyük bir kederle
Pamuk Prenses’in cansız bedenini taşıyıp
camdan bir tabuta koymuşlar.
Bir sabah oralardan geçmekte
olan bir prens tabutu ve içindeki
güzel kızı görmüş. Görür görmez de
aşık olmuş. “Onu saraya götürmeliyim” demiş.
“Bir prensese böylesi yakışır.” Cüceler
karşı çıkmamışlar. Prense tabutu
taşımasında yardım etmişler. Ama tam bu sırada Pamuk Prensesin boğazındaki
elma parçası çıkmış. Pamuk Prenses
yattığı yerden doğrulup gülümsemiş.
Pamuk Prenses ve prens çok mutlu
bir hayat sürmüşler. Kötü kalpli
kraliçe ise öfkesinden
çok kısa bir süre sonra ölmüş.
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|